Pratik Bilgiler ;)


Bunları bilmek gerek :)

-Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz.

-Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.

-Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları kullanınız.

-Patlıcanların acısını almak için, soyulduktan sonra tuzlu suda bekletilirse acısının kalmadığını göreceksiniz.

-Sosislerin patlamasını önlemek için ; fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.

-Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.

-Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem lezzetli olur.

-Pişireceğimiz yeşil sebzelerin yeşilliklerini kaybetmesini istemeyiz her halde. O yüzden pişirmeden önce sebzeler buzlu su içinde iyice bekletildikten sonra işlenirse sebzelerin yeşillikleri sabit kalır ve yeşilliğindeki vitaminlerinden daha etkili faydalanılır.

-Soğanlar genellikle kavrulurken kararır. Bunu önlemek için üzerine biraz un serpin. Kızartılan soğanın kararmasını önler.

Devamı gelecek.. :)

Özlü Sözler


* Dostluk iyi kimseler arasında çarçabuk temelleşir, güçlükle yıkılır. Beydeba

* Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. Eflatun

* Dünle birlikte gitti cancağızım. Ne varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Hz. Mevlana

* Başına gelen musibetleri çirkin görme, nice sevmediğin işlerde kurtuluşun vardır. Nice sevdiğin işlerde de helakın vardır. İmam Hasan

* Allah ile olduktan sonra ölüm de ömür de hoştur. Hz. Mevlana

* Ya Rabbi ! Biz dünyada güneşin sıcağına dayanamazken cehennemin hararetine nasıl dayanalım ? Ömer B. Abdülaziz

* İnsan kalbi bir sandıktır ; dudaklar onun kilidi, dil ise anahtarıdır. İnsana o anahtarı iyi muhafaza etmek düşer. Ömer B. Abdülaziz

* İki insan çeşidi vardır : zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen. Mehmet Akif Ersoy

* Edebim el vermez edepsizlik edene. Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene. Yunus Emre

* Hoşa gitmeyen bir şey söyleme. Çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez. Dağda güzel ses çıkar ki dağ da onu güzel yansıtsın. Nasır-ı Hüsrev

* Bir matematikçi başaramaz ; ama bir şair tek bir mısrasına bütün sonsuzluğu sığdırabilir. Muhammed İkbal

* İnsanı en kolay aldatan sevenidir. Nabi

* Bildim ve anladım ki hiçbir şey bilinmemiş ve hiçbir şey anlaşılmamıştır. İbn-i Sina

* Yerini beğenmeyen fidan ağaç olamaz. Hoca Nasreddin

* Konuşmak hoşuna giderse sus, susmak hoşuna gidince konuş. Bişr-i Hafi

* Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Necip Fazıl Kısakürek

* İlmi ile amel etmeyen alim, başkasını giydirdiği halde kendisi çıplak olan iğne gibidir. İmam Gazali

* Kusuru kendisine söylenmeyen adam, ayıbını hüner sanır. Sadi

* Biraz dikkat, büyük hataları savuşturur. Ahmet Rasim


Öğrendiklerimizle amel edebilmek duası ile..


Hadis-i Şerifler 2.Part :)


Bismillahirrahmanirrahim..

* Herhangi bir Müslümanın diktiği ağaçtan yenilen, çalınan ve eksiltilen şey o ağacı diken kimse için sadakadır.

* Cennetin etrafı zorluklarla çevrilmiş, cehennemin etrafı da aşırı lezzet ve şiddetli arzularla sarılmıştır.

* Kardeşini güler yüzle karşılamak gibi, en küçük bir iyiliği hor görme.

* Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdulillah sözü mizanı doldurur. Subhanallahi velhamdu lillah cümleleri de yerle gök arasını doldurur.

* Sizden biriniz karınca ısırdığı zaman ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölüm acısını ancak o kadar duyar.

* Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddolunmaz, behemehal kabul olunur.

* Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder : Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.

* Ümmetimi yahut insanları zahmete düşürmekten korkmasaydım onlara her namaz vaktinde misvak kullanmalarını emrederdim.

* Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını söyleyiniz. On yaşına bastıkları halde kılmazlarsa kendilerini cezalandırınız yataklarını da ayırınız.

* Dünya ve kadın fitnesinden sakının. İsrailoğulları içinde de ilk fitne kadın yüzünden çıkmıştır.

* İnsanın cehenneme girmesine en çok sebep olan uzuvları, ağzı ve avret yeridir.

* Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.

* Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.

* Ey insanlar ! Selamlaşınız. Yemek yediriniz. İnsanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Selametle cennete girersiniz.

* Doğru söyler ve açık konuşurlarsa alışverişte bereket hasıl olur. Yalan söyler ve gizlerlerse, alışverişin bereketi yok olur.

Hayırlı Cumalar :)
Dua ile..

Şah & Sultan

Şah & Sultan


Bismillah :)

Uzun zaman oldu yazmayalı. Şimdi ise sizinle yeni bitirmiş olduğum bir kitabı paylaşacağım inşallah. İskender Pala'dan Şah & Sultan..

Önce yazarımızdan bahsedelim isterseniz :

 1958, Uşak doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. Divan edebiyatının halk kitlelerince yeniden sevilip anlaşılabilmesi için klasik şiirden ilham alan makaleler, denemeler, hikayeler ve gazete yazıları yazdı. Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk ve Katre-i Matem adlı romanlarının baskıları yüz binlere ulaştı, pek çok ödül aldı. Evli ve üç çocuk babası olan Pala, halen Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.

Safevi hükümdarı Şah İsmail ile Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim'in yaşadığı olaylardan bahsetmiş kitap, tabi yazarın kendi yorumu bu. Kitabın bir ''roman'' olduğunu unutmamak gerek :) Bunun yanında sürükleyici olduğunu da kabul etmeli. İçerikten çok bahsetmek istemiyorum çünkü bu kitabı okumanızı öneriyorum :) İşte Şah & Sultan'ın arka kapak yazısı :




































Tutku...
Güzellik...
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların,
kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim'i de Şah İsmail'i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran.
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi ?
Kızılbaşlık !
Sünnilik !
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman !
Korku ? Ya o ?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de, Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk !
Şiir kadar iktidar atında rüzgara ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ile Sultan...
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.

Şah & Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala'dan...

Selamun Aleykum.
Az Çalışıp Çok Kazananlar

Az Çalışıp Çok Kazananlar


İşte bir Müslüman olma hikayesi daha.. :)


Hazreti Ebû Bekir Efendimiz dönemindeki Yermük Harbi'nde :

Harbin devam ettiği bir sırada Rum generallerinden meşhur Yorgi meydana çıkıp Halid'i istedi ve aralarında şöyle bir konuşma geçti :

''-Ey Halid ! Dosdoğru söyle. Sizin Peygamberiniz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gökten inen bir kılıcı sana verdi de, o kılıcı kimin üzerine sıyırırsan o kavmi bozuyorsun ! Sana niçin <<Seyfullâh>>, yani Allah'ın kılıcı diyorlar ?

Hazret-i Halid :

''-Hayır, öyle bir şey olmadı. Ancak Allah bize Peygamber gönderdi. Ben önce onu yalanlayarak onunla muharebe edenler arasında bulundum. Sonra Allah, beni doğru yola eriştirdi. Ben de Peygamber'e iman ettim. O da bana : <<Sen, Allah'ın müşrikler üzerine sıyırdığı kılıcısın.>> buyurdu ve benim muzaffer olmam için bana dua etti.''

Yorgi :

''-Siz ne istiyorsunuz Ey Halid ?''

Hazret-i Halid :

''-Ya müslüman olmanızı ya cizye vermenizi ya da savaşmanızı.''

Yorgi :

''-Sizin bu ilk teklifinizi kabul ederek içinize girenlerin rütbesi nedir ?''

Hazret-i Halid :

''-Onun derecesi de bizim derecemizle birdir.''

Yorgi :

''-Onun için de sizin gibi bir sevap ve mükâfat var mıdır ?''

Hazret-i Halid :

''-Evet, hatta fazlasıyla, o bizden efdaldir. Çünkü biz Peygamber ve onun mucizelerini görerek O'na inandık. Siz ise görmeden inanmış olursunuz. Sizden Müslüman olan bizden daha efdal olur.''

Bunun üzerine Yorgi kalkanını ters çevirip Hazret-i Halid'in telkini ile Müslüman oldu. Kelime-i şehâdet getirdi, iki rekat namaz kıldı ve kılıcını çekerek Halid bin Velid'in yanında çok şiddetli ve uzun bir şekilde savaştı. Hatta savaşın şiddetinden Müslümanlar öğle ve ikindi namazlarını işaretle, <<korku namazı>> şeklinde kılabildiler. Gün sona ererken ise Yorgi, daha doğrusu Hazreti Yorgi şehid oldu. Üç bin İslam şehidinden biri de Rum kumandanı general Yorgi oldu. Kaynaklar bu şerefli şehidin ismini bile değiştirmeye fırsat bulamadığını bildirmektedir.


Dua ile..

İslam'ı Araya Araya Buldum

İslam'ı Araya Araya Buldum


Selamun Aleykum.

Şükürle başlayalım bugün inşallah. Ne kadar şükretsek az da gerçi.. Elhamdulillah Müslüman olarak geldik bu dünyaya. Öte taraftan bizim gibi olmayan pek çok insan var. (Yanlış bir söz söylemekten Allah'a sığınırım.) Hâşâ ama onlara haksızlık mı etti Rabbimiz ? Asla.. Aksine bana hep çok şanslı gelmiştir onlar :) Düşünsenize İslam'ı aramış, bulmuş ve onu kabul etmiş.. Bence çok açık ki onların yeri bizden farklı olacaktır. Bizim de farkımız olacaktır elbet ; hayatımız boyunca Müslüman olarak yaşamak.. (Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.) Allahu Teâlâ'nın adaleti mutlak adalettir. 

Bu konuyla ilgili etkilendiğim bir yazıyı paylaşacağım sizinle :


Fransa'nın dünya çapında saygın bilim ve araştırma kurumu olan ''Bilimsel Araştırmalar Millî Merkezi'' üyesi olarak bu müessesede yöneticilik ve uzmanlık yapan Eva de Vitray Meyerovitch. Mevlana ile İkbal'in hemen hemen bütün eserlerini Fransızca'ya çevirdi. Telif ve tercüme olarak kırk kadar esere imza attı. Mevlana'yı mürşidi olarak gördü.

Din değiştirme serüvenini kendi ağzından dinleyelim :

''Din değiştirmenin o kadar basit olduğunu zannetmeyin. Ne de olsa aklıma bir yığın sorular geldi. Kendi kendime İslam'a hayran kalmak güzel de, insan gömlek değiştirir gibi din değiştiremez ki dedim. Sırf dürüstlük endişesiyle, kesin kararımı vermezden önce, üç senemi İncil metinlerinin yorumlanmasına (tefsire) harcadım.''

Ruhu iyiden iyiye daralmışken, bir gece yatağına yatmazdan önce gözyaşları dökerek şöyle yakarır : '' Ya Rabbî ! Bunca zamandır, Senin sahih olan dinini bulmak için elimden geleni yaptım. Bunun en büyük şâhidi Sensin ! Ne olur artık bana, beni Sana götürecek yolu göster !'' Evet, bu mealde dua eder ve yatağına uzanır. Rüyasında, kendisini ölmüş ve mezara konmuş olarak görür. Yukarıdan kendi kabrini seyrederken baş ucunda bir mezar taşı farkeder. Yaklaşıp bakar. Orada Arap harfleriyle ''Havva'' yazısını okur. Bu sırada kulağına hafiften gelen bir ses, ''İşte burası senin mezarın ! Sen Müslüman olarak öleceksin !'' der.


Bir de şiir paylaşmak istiyorum ;


































Rabbim bizlere hidayeti nasip etsin,
Bizleri o yoldan ayırmasın.

Amin..


Hadis-i Şerifler 1.Part :)

Hadis-i Şerifler 1.Part :)


Hadislerimiz candır :) 

*Amellerinizi kemale yaklaştırın, müjdeleyin, sabah akşam ve gecenin bir parçasında ibadet edin.

*Nerede kolaylık varsa, orada güzellik vardır. Kolaylığın bulunmadığı her şey çirkindir.

*Kocasını memnun ederek ölen kadın cennetliktir.

*Namaz insan ile şirk ve küfür arasında bir perdedir. Namazı terk etmek bu perdeyi kaldırmaktır.

*Ademoğlunun her ameli kendisine aittir : Oruç böyle değil, şüphesiz ki o benimdir. (Hadis-i Kutsi)

*Ramazan'dan sonra oruçların efdali Allah'a izafe edilen Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlarından sonra en efdal namaz da gece namazıdır.

*Bir iki hurma veya bir iki lokmayla savuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, muhtaç olduğu halde dilenmeyen kimsedir.

*Yumuşak davranmayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.

*Ölümü temenni etme, ağız tadını bozan ölümü çok hatırla.

*Zulümden sakınınız. Çünkü zulüm kıyamet günü sahibi için zindan olacaktır.

*Bir kavim, zalimi görür de men etmezse Allah'ın onlara kendi tarafından bir azab göndermesi yakındır.

*Zayıflarla ilgilenmede bana yardımcı olun. Çünkü siz içinizdeki zayıflar sebebiyle yardım görebilir ve rızıklanabilirsiniz.

*Kehf Suresi'nin evvelinden on ayet ezberleyen kimse Deccal'in şerrinden kurtulur.

*Aklın başı insanlarla iyi geçinmek, iyi-kötü herkese hayır yapmaktır.

*İnsanların Allah indinde en makbul olanı önce selam verenlerdir.

*Müminlerin imanda en kamil olanları ahlakı en güzel olanlardır. En hayırlılarınız da hanımlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır.

*Bir mümin güzel ahlakiyle gece ibadet eden, gündüz oruç tutan kimselerin derecesine yetişir.

*Sizden ölüm halinde bulunanlara 'La ilahe illallah' sözünü telkin ediniz.

*Akrabalık bağlarını kesen cennete giremez.

*Gümüş kaplardan su içenler, karınlarına cehennem ateşi doldurmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

*Bir kimse yalan yere yemek ederek, bir Müslümanın malını gasbetmesin.

*Bir evde Sure-i Kehf okunursa o gece o eve şeytan girmez.

*Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.

*Namaz dinin direğidir.

Rabbimize layık kullar, Rasulüne layık ümmet olabilmek duası ile..


Hz.Mevlânâ'dan Hayat Ölçüleri

Hz.Mevlânâ'dan Hayat Ölçüleri



Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'den inşallah daha sonra bahsederiz :) Çünkü O'nun hakkında yazacak çok şey var.. Ben bugün sizinle O'nun bize miras olarak bıraktığı o çok değerli nasihatları paylaşmak istiyorum.


*Bir akıl başka bir akılla birleşirse kötü söz ve kötü işe engel olmuş demektir. Nefis başka bir nefsle dost olursa akıl işe yaramaz hale gelir. Akıl başka akılla birleşti mi yol görünür, nefs başka bir nefsle birleşti mi yol kapanır.

*Mal çöptür. Ama boğazına da bir takıldı mı ab-ı hayatı içmene engel olur.

*Nice dualar vardır ki ; helak olmanın ta kendisidir. Onun için Allah kabul etmez onları.

*İnsanların çoğu insan yiyicidir. Selam verseler de pek emin olma.
*Dini, babadan bedava miras olarak buldun. Onun için şükürden baş çevirirsin. Mirasyedi mal kıymetini ne bilsin.

*Kötü huylu güzel yüz ; sahte paraya benzer.

*Nice kişiler surette kaldı, özü göremedi. Göz aslında bir yağdır ; gönülle birleşirse nur olur. Sen gözü gönülle destekle de nuru gör, sureti aş.

*Her kötü huyunu diken bil. Kaç kere ayağın yaralandı da farketmiyorsun.

*Hile eden hile bulur.

*Allah hükmeder dilediğini yapar. Bazen derdin kendisi bile şifa olur.

*Tevbe de elde değildir. O nasip ederse tevbe edersin.

*Beden haset evidir.

*Putların anası nefistir.

*Allah bir kimsenin perdesini yırtmak isterse o kimseyi temiz insanları ayıplamaya sevk eder. Ayıbını örtmek dilerse o kimse ayıplı kimseler hakkında konuşamaz hale gelir. Yardım etmek isterse ona dua ve yakarış kapısını açar.

*Her ağlamanın sonu gülmektir.

*Akarsu nerdeyse orası yeşerir. Gözyaşı varsa rahmet gelecektir.

*Üç şey hakkında dudağını kıpırdatma : Gittiğin yol, paran ve mezhebin.

*Allah kadını erkeğe yoldaş yarattı. Adem nasıl olur da Havva'dan ayrı kalır. Görünüşte su ateşten üstündür. Görünüşte erkek kadına üstündür. Ama gerçekte su, ateşe konunca fokur fokur kaynar. Gerçekte erkekler mağluptur. Mağlupluk muhabbet vesilesi olacaksa ne mutlu mağluplara.

*Sevgi ve merhamet insanlık ; hiddet ve şehvet hayvanlıktır.

*Yoksulluk aynadır. Yoksula olan tavrına göre kendini gör. Cimri misin cömert misin anlarsın.

*Mezarda ölüyü çok gördün. Bir de ölüde mezarı gör ey kör kişi.

*Belaya uğrayan müminin misali tencerede kaynayan nohuta benzer. Nohut yanmaktan ıstırap duyar da kaçmak için kapağı zorlar. Hanım, çıkmasın diye kepçe ile bastırır. Nohut yanmanın yok oluş değil nimete dönüşme olduğunu bilse kaçar mıydı ? Allah pişesin, olgun olasın diye seni belalarla kaynatır.


*Vücut ana gibi ruha gebedir. Ölüm ruhun doğumudur.

*Ateşten yaratılanlar topraktan yaratılana düşmandır. Ateş suya, su ateşe düşmandır. Ateş heva, su ise dindir. Din ehlini, kin ehlinden ayır. Hakla oturanı ara bul da onunla otur.

*Allah'a kul ol, tene memur olma.

*Hışım, şehvet ve hırs rüzgarı namaz ehli olmayanları siler süpürür.

*İnsan yazın kışı ister, kışın da yazı. Bir hale katiyen razı olmaz, ne darlıktan hoşlanır, ne genişlikten ve boşluktan. Rahata erdi mi de inkara sapar. Geberesi insan efendisine ne kadar da nankördür.

*Kılavuzsuz yola gidene iki günlük mesafe yüzyıl olur.

*Ya doğru ol, doğruluğunu göster, yahut sus da merhamete eriş, sonra coş.

*Padişahlar önlerinde eğilene ikram ederler. Çok bilenlere değil.

*Kim seviyorsa bil ki seviliyordur.

*Nefis övüldükçe firavunlaşır. Alçakgönüllü ol, büyüklenme.

*Nebi ; bahar yelinden yararlanın, güz yelinden sakının dedi. Güz ; nefis ve hevadır. Bahar akıl ve ruh. Güz şeytanı fısıldar. Bahar ise evliya sözüdür.

*Bu alemin direği gaflettir. Akıllılık ve uyanıklık öbür alemdendir. Bunlar sana galip gelirse bu alem gözünde alçalır. Akıllılık güneş, hırs buzdur. Akıllılık su, dünya kirdir.

*Allah kimi kendine davet ederse, o kişi dünya işlerinden vazgeçmeye başlar.

*Geçmişe üzülmek, gelecekten tedirgin olmak Allah'la arandaki perdedir. O perdeyi ateşe at ki ardından Allah görünsün.

*Yemin, yalancıların siperidir. Doğrular buna ihtiyaç duymaz ki.

*Allah Kadir Gecesi'nde gizlidir.

*Oltadaki et balığın canını almak içindir. Onu ihsan sanan helak oldu.

* Başkasının ayıbını söyleyen onu mutlaka görecek demektir.

*İhtiyatsızlık, tedbirsizlik ; pişmanlıktır.

*Hırsız mal çaldı mı içini bir sıkıntı kaplar. Bu mazlumun ahının tesiridir.

*Allah ''Allah'ın inayetine erenler yeryüzünde yavaş ve mülayim yürür.'' buyurdu.

*İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toplan da ufak bir imtihanda satma kendini.


Hayırlara vesile olsun inşallah :)

Amak-ı Hayal

Amak-ı Hayal



Yeni başladığım bir kitabın ismi bu. Henüz yarısındayım.


Yazarımız Filibeli Ahmet Hilmi.

1865 yılında Filibe'de doğmuştur. İlk eğitimini şehrin müftüsünden almıştır. Daha sonraları İstanbul'a gelerek dönemin en iyi okulu olan Galatasaray Lisesi'ne başlamıştır. 1890 yılında Duyun-i Umumiye İdaresinde memur olarak çalışmaya başlamıştır. Mısır'da Terakki-i Osmani Cemiyetine girmiştir. ''Çaylak'' adlı bir mizah gazetesi çıkarmıştır. Fizan'da kendini dine vererek dini bilimlerde araştırmalar yapmış ve tasavvufa merak salmıştır. Arusi Tarikatına girerek hocalarının müridi olmuştur. Tasavvufta büyük tartışmalara neden olan ''vahdet-i vücut'' felsefesine inanmıştır.

1908'de ''İttihat-ı İslam'' adlı haftalık bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Ekonomik nedenlerle kapanan gazetenin ardından İkdam ve Tasvir-i Efkar adlı gazetelerde yazı yazmaya başlamıştır. 1910 yılı başlarında yeniden bir gazete çıkarmak için çalışmalara başlayan Ahmet Hilmi Bey haftalık ''Hikmet'' gazetesini yayınlamaya başlamıştır. Bu gazetedeki yazılarında İttihat ve Terakki Cemiyetini sert bir dille eleştirmiştir. Aynı yıl içinde ''Hikmet Matbaa-yi İslamiyesi'' ni kurdu.

Kendi yayınevinde yayımladığı gazete ile İslami fikirlerini açıkça yayınlaması nedeni ile tüm İstanbul yayın ve entelektüel kesimin dikkatini çekmiştir.

1914 Ekim'inde bakır zehirlenmesinden ölmüştü. Ölümünden önce Türkiye'de Masonluk hakkında yazılar yazan ve bu konuya dikkat çekmeye çalışan Hilmi Bey'in kendisine düşman olanlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğü öne sürülmektedir.

Eserin içeriğine gelince ;

Kitap Raci adlı bir gencin kafasındaki sorularla başlıyor.. Evine yakın olan mezarlığa girip Aynalı Dede ile karşılaşınca ondan çok etkilenir ve her gün kendini onun yanında bulur. Kahvelerinin ardından Aynalı Dede'nin ney çalmasıyla Raci hayallere dalar. Kendini çok farklı durumlarda bulur. Aslında bu hikayeler tasavvuftan ve vahdet-i vücut anlayışından bahsediyor.


Kitabın sonunu gerçekten merak ediyorum ve bu yüzden bu gece bitireceğim inşallah :)

İşte okuduğum sayfalar içinde en güzel olanı..


































Gözlerimi açtım.. Aynalı Dede'nin kederli bakışları üzerime çevrilmişti.. Çocukların gördükleri rüyayı uyanır uyanmaz söylemesine atıfta bulunarak :
-''Hepsi secde etti.'' dedim.
-''Evet.'' dedi Aynalı Dede ''Yalnız benliğindeki gurur sıfatı, yani şeytan hariç !''

Beğendiğim bir diğer konuşma ;

-''İsminiz nedir ?'' dedi.
-''Ahmet Raci.''
-''Ahmet Raci mi ? (Gülerek) İnsanlığın ismini almışsın, nurum. İnsanoğlu o kadar güçsüz, zayıf ve muhtaçtır ki hayatını rica ile devam ettirir. Raci demek insan demektir.''


Selametle,
Dua ile.

Öğrendik ki..

Öğrendik ki..


Doğru söze ne hacet.

*Karla kaplı yollar bahara gider.

*Büyük cevapları bulanlar, büyük soruları olanlardır.

*En acınacak fakir, kalbinin kasasına kilitlenen zengindir.

*Arkadaşlarımızın değişebileceğini kabul edersek, arkadaş değiştirmek zorunda kalmayız.

*En sevdiğimiz kişi bile bizi bir defa kırabilir ama o her zaman affedilmeyi hakeder.
*Gerçek dostluk ve gerçek aşk, araya mesafeler de girse büyümeye devam eder.

*Bir saniyede yaptığınız bir şey size hayat boyu kırık bir kalp bırakabilir.

*Olmak istediğimiz gibi olmak bazen hayat boyu sürebilir.

*Sevdiklerimizin yanından ayrılırken son sözlerimiz güzel şeyler olmalı, belki de bu onları son görüşümüzdür.

*Yaptıklarımızın sorumluluğu bize aittir, nasıl hissedersek hissedelim.

*Biz davranışlarımızı kontrol etmezsek davranışlarımız bizi kontrol etmeye başlar.

*İnsan kendi inancına saygısızlık etmeden düşman bir inanca saygı duyamaz.

*Her fikre hürmet ettiğini söyleyenler ; fikirsizdir.

*Çınarlar saksılarda yetişmez.

*Birbirine gerçekten bağlı olanlar, kalplerindeki sevgi asla sönmeyenlerdir.


*Hiçbir kalbe, kapısı kırılarak girilemez ! Ahlak ve zarafet bütün gönül gümrüklerinde geçerli pasaporttur.

*Kahramanlar doğru şeyi doğru zamanda ve sonuçlarını düşünmeden yapanlardır.

*Adalet parayla sağlanmaz.

*Çocuklarımızın ayaklarına batacak dikenler ya ettiklerimizdir ya sökmediklerimiz.

*Tuhaf şey ; yabancılar girmesin diye evlerinin kapılarını kilitliyorlar, sonra da televizyonlarını açıyorlar.

*En iyi arkadaşlarımız birlikte hiçbir şey yapmadan da çok şey yaparak da iyi vakit geçirebildiğimiz kişilerdir.


Saygılar,
Sevgiler.. :)


Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun..

Derdimendim

Derdimendim


Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim.


İlk kelime, ilk cümle, ilk metin.


Sizce de ilkler hep başka değil midir ? Unutulmaz öyle hemen. Başkadır, bambaşkadır elbet.


Biliyorum ben de bu ilk metnimi unutamayacağım, farklı olacak bendeki yeri. O yüzden istiyorum ki en güzel konudan bahsedeyim size. En güzel konu ? Bana göre Efendiler Efendisi Hz.Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den bahsetmek..


Bir takvim yaprağı vesile olmuş benim ismimin konmasına. O yüzden özeldir benim için takvim yaprakları.. (Komik gelebilir ; ama ben inanıyorum ki her insanın vardır buna benzer bir hikayesi.) Bugünün takvim yaprağı da gerçekten tam istediğim gibi :) Peygamber Efendimiz'e aşık olan bir Hak dostunun şiirini paylaşmış. Ben de sizinle paylaşmak istiyorum. İşte o şiir ;



Derdimendim


Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime,

Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime !
Sen şefâat kânı varken, yalvarıyım ben kime ?
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Bûy-i vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,

Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri,
Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Cânını cânâne kurban ediyor pervâneler,

Bezm-i vaslın neş'esinden, gaşyolur mestâneler,
Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Ermek istersen, O şâh'ın himmet-ü imdâdına,

Cânü dilden âşık ol sen ; ''İsm-i zât'' evrâdına,
Ses verir (Ulvî) ; melekler âteşin feryâdına,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Ali Ulvi KURUCU



O, alçak gönüllü idi,

O, çocukları çok severdi,
O, şakacı idi,
O, şefkatli idi,
O, daima doğruyu söylerdi,
O, çok adildi,
O, çok zeki idi,
O ; planlı, programlı, düzenli idi,
O, hayvanları severdi..

Sonsuz salat ve selam olsun Sana ya Rasulallah !